Her insan, yaşam adı verilen büyük resmin bir rengi değil mi?
Her insan, insanlık orkestrasının bir çalgısı değil mi?
Renklerden, seslerden ve çeşit çeşit hislerden örülmüş bir dünyada yaşamıyor muyuz?
İnsanlık bahçesinde açan rengârenk çiçekler değil miyiz?
Ahengimiz, farklılıklarımızdan doğmuyor mu?
Hayatımızın anlamını artıracak derin dostluklar, sabır toprağının hemen altında bizi bekliyor olabilir mi?
“Elif’in Lalesi” okurunu, sıcacık bir öykü eşliğinde işte tüm bu sorulara cevap aramaya çağırıyor.