26/05/2019
Blog
Sınıflar En Etkisiz Öğrenme Ortamlarıdır
Öğrenme, bireyin çevre ile etkileşimi sonucunda hafızasında meydana gelen kalıcı izli değişiklikler olarak tanımlanır. Bu kapsamda, gerçek anlamda öğrenmenin olabilmesi için dış dünyaya ait gerçeklerin zihnimize bulaşması ve hafızamızdaki yerini alması gerekir. Duygularımız, düşüncelerimiz, davranışlarımızda meydana gelen bu tür değişikliklerin tümü öğrenmedir.
Öğrenmelerimizin büyük çoğunluğu okullarda gerçekleşir. Bu nedenle okullar, eğitim hayatımızın vazgeçilmezidir. Anaokulundan üniversiteye kadar hayatımızın her alanını kapsamasına karşın okullar, acaba gerçekten de en iyi öğrenme ortamları mıdır? Okullar ve sınıflarda yapılan uygulamalar, öğrenme kalitesi açısından neden istenen sonuçları vermiyor? Bu sorular, üzerinde düşünülmeye değer sorulardır.
Öğrenmenin yolları nedir?
Öğrenmenin temelde üç yolu vardır:
Birinci yol: Çocuğun dış dünyaya ve gerçeğin kendisine götürülmesi
Çocuklar neyi öğrenecekse ona dokunmalı, onu hissetmeli ve yaşamalıdır. Birinci yolda çocuklar, dış dünyaya ve çevredeki gerçeğe temas ettirilir. Çocuk, toprağa, suya, ağaca, hayvana dokunarak onları gözlemleyerek öğrenir.
İkinci yol: Dış dünyaya ait gerçeğin bir kısmının sınıfa getirilmesi
Birinci yol her zaman gerçekleştirilemeyebilir. Gerçek hayatın risklerine karşın ikinci yol tercih edilir. Çocukların öğrenmesi gereken şeyler sınıfa getirilir ve öğrencinin sınıfa getirilen varlıklarla temas etmesi sağlanır. Sebze, meyve, toprak, hayvan vb. varlıklar mümkün olduğunca sınıf ortamında hazır hâle getirilerek çocukların gözlemine sunulur. Sonuçta, çocukların gerçeğin bir parçasıyla etkileşim kurması öğrenmesi açısından etkili sonuçlar verir.
Üçüncü yol: Çevre temsilcilerinin kullanılması
Doğaya ve dış dünyaya ait gerçek varlıkları her zaman sınıf ortamına getirmek mümkün değildir. Bu durumda öğrencilerin gerçekle temas etmesi de her zaman çok kolay değildir. Örneğin gezegenleri, vahşi hayvanları, başka ülkeleri öğrenmesi, birinci ve ikinci yolla mümkün değildir. Bu nedenle, dış dünyanın gerçeği değil, temsilcileri ile öğrenci etkileşime girer. Sınıflardaki kitaplar, bilgisayarlar, maketler, modeller, panolar vb. hepsi gerçeğin temsilcisidir. Öğrenciler bunlar üzerinden gerçeğe ait bilgiler edinirler.
Sınıflar öğrenmenin en etkisiz ortamlarıdır.
Bu üç yol değerlendirildiğinde, en etkili öğrenme birinci yolla, en etkisiz öğrenme ise üçüncü yolla gerçekleşir. Okullar ve sınıflar, öğrencilere daha çok üçüncü yolla öğrenme ortamı sunar. Bir anlamda diyebiliriz ki okullar ve sınıflar en etkisiz öğrenme ortamlarıdır. Aslına bakılırsa okul ortamlarında yaşanan birçok sorun da temelde bu noktadan kaynaklanır. Motivasyon sorunları, öğrenmeye karşı direnç, sınıf yönetimi sorunları, disiplin sorunları vb. birçok sorun, okulların ve sınıfların bu yapaylığı ve sanallığından kaynaklanır.
Öğrenmenin etkililiği nasıl artırılır?
Eğitimcilerin ve anne-babaların, öğrenmeyi okullara ve sınıflara hapsolmuş bir kavram olarak görmemeleri gerekir. Eskilerin dediği gibi, “okul her yerdir” düşüncesinden hareketle, öğrenme faaliyetlerini, bir yaşam biçimi hâline getirmek gerekir. Zaman ve mekân açısından hayatın her köşesine yayılmış bir öğrenme heyecanı çocukların hayatta daha başarılı olmasını sağlayacaktır.
Dr. Oktay Aydın